SAHTE OYUNLAR İLE KAYBETTİK
Oyun olmaktan çıkıp, insanları adî suçları işlemeye sürükleyen, eşlerde yüksek düzeyde strese bağlı olarak depresyon, sürekli sinirlilik, kalp rahatsızlığı gibi fizyolojik rahatsızlıklara neden olan sosyal hastalıklardan şüphecilik ve güvensizliği tetikleyen, toplumun temel nüvesi olan ailelerin dağılmasına, çocukların perişan olmasına, eşler ve ailenin diğer fertlerinin nefretini kazanan, aile içi cinayetlere kapı aralayan, enerjisini iyi ve yararlı yönde değil, kötü ve zararlı yönde harcamasına neden olan, düzenli ve düzeyli giden bir hayatı şirazeden çıkartıp, düzeysiz ve düzensiz hale getiren, sosyal hayatın temel dinamiklerini temelinden sarsan, çalışma hayatını bitirip, tembelliği ve miskinliği hayata hâkim kılan, helal kazancı ortadan kaldırıp, bereketten, rahmetten, sağlıktan, servetten, huzurdan, mutluluktan, hatta ve hatta içtenlikle gülmekten dahî alıkoyan, kazanma hırsının verdiği heyecanla insan için en değerde olan zaman mefhumunun bu haram gaye uğrunda yok olmasına neden olan, öncelikle ve özellikle de İslam Dinî tarafından şans oyunları ve kumarın her çeşidi haram kılınmış ve büyük günahlardan sayılmışken, helal kazanç elde etmeyi bırakıp, haram kazancın peşinde koşarak bunca güzide değerleri yok eden, kendisine ve tüm sevdiklerine kazanma hırsıyla, akla izana gelemeyecek derecede zararları olan at yarışlarına, sanal kumara ve diğer şans oyunlarına hâlâ neden ilgi duyulur?
Gelin, bunun cevabını birlikte bulmaya çalışalım;
Günümüzdeki cirosu milyar dolarları bulan at yarışları ve bahis oyunları geliri, sayısı milyonları varan hayalperestlerin iştahını kabartıyor.
Kısa yoldan zengin olma hayalindekilerin sektörü haline gelen at yarışları ve bahis oyunları, alanında radikal önlemler alınmazsa, milyonlarca hayalperesti peşinden daha çok koşturacağı gibi, binlerce cinayetlerin işlenmesine, yüz binlerce ailenin boşanmasına, zorla çalışma ortamına itilerek zaman zaman binlerce kadının göz göre göre fuhşa itilmesine, cinsel istismara uğrayarak gelecekleri kararan binlerce çocuğa her gün bir yenisinin eklenmesine neden olacaktır.
Türklerin, hürriyeti, onurlu ve namuslu istikballeri uğrunda, asırlar boyu sırtında üç kıta dolaştığı atlar, şimdi tutkunlarının bahis oyunlarıyla, istikbal ve hayalleri yıkar hale gelmesi düşündürücü değil mi?
25 yaşındaki hastasının; at yarışları oynamak için babasının iş yerindeki kasasından 20 bin lira çaldığını üzülerek anlatan bir psikiyatri uzmanının anlattığı bu vahim durum ile, bir başka hastasının bağımlısı olduğu at yarışları yüzünden ortağı olduğu işyerini 300 bin lira zarara uğrattığı gerçeğini daha ne kadar görmezden gelebiliriz?
Asgari ücretli 3 çocuk babası T.A'nın, önceleri kira parasını at yarışları ve bahis oyunlarına yatırdığı için bağımlılık tedavisi gördüğü, bunlardan daha da vahimi ve yürek burkucu olanı, iki yaşındaki kızının, kulağındaki küpeyi alıp at yarışları oynayanların olduğu Türkiye'de gizliden gizliye büyüyen bu sosyal tehlikenin, başta kişinin kendisi olmak üzere ailesine, topluma ve ülke ekonomisine verdiği maddi ve manevi zararlarının boyutları neden göz ardı ediliyor?
Bankadan kredi çeken, evini, hatta ve hatta evindeki eşyalarını dahi satan, tefeciden borç alan, ödeyemediğinden dolayı ruh hali bozularak tedavi görmek zorunda kalan binlerce at yarışı ve şans oyunları bağımlısının var olduğu bir Türkiye de yaşadığımızı ne zaman fark edeceğiz?
Bilgi çağının zirveyi zorladığı 21. yy Türkiye'sinde, medyada ve sosyal paylaşım sitelerinde bahis oyunlarına teşvik edici reklam ve haberlere çok fazla yer verilerek insanların özendirildiği ve bunların kontrol edilmeyişi düşündürücü değil mi?
Kur’an-ı Kerim'de; “Ey İman edenler! İçki, kumar, (tapınmak için) dikilen taşlar, fal ve şans okları şüphesiz şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan uzak durun ki, kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içkide ve kumarda, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vazgeçmez misiniz? Allah'a itaat edin, Resûle de itaat edin ve (kötülüklerden) sakının. Eğer (itaatten) yüz çevirirseniz bilin ki elçimizin vazifesi, apaçık duyurmak ve bildirmektir." hükmüyle apaçık haram kılınmışken, at yarışları ve diğer bahis oyunlarından kazanılan haram paralarla besleyip, büyüttüğümüz çocuklarımızdan, vatanına milletine, ailesine faydalı hizmetler nasıl bekleyebiliriz? haram lokma yedirdiğimiz eşimizden saygıyı, hürmeti ve merhameti nasıl bekleyebiliriz?
İnsanoğluna verilmiş olan akıl, sağlık ve zaman ona bahşedilen en büyük nimet iken, bünyesindeki enerjisini, iyi ve yararlı yerlerden ziyade, kötü ve zararlı yönde harcaması, düzenli bir hayatı, düzensiz bir hayata çevirmesi, toplumun temel nüvesi olan aile kurumunu yıkması, aile bireylerini sefalete sürükleyip nefretlerini kazanması ve kötü örnek olması, hangi aklî davranışın, düşüncenin ürünü olabilir ki?
Sosyal hayatı temelinden sarsmak, çalışma hayatını ve helal kazancı baltalamak, tembelliği ve miskinliği hayata hakim kılmak, rahmetten, bereketten, huzurdan, mutluluktan uzaklaşıp şeytânî ve nefsani arzular peşinde koşmak, Müslüman'ın öncelikli amacı olabilir mi? Kumarda kaybedenlerin, devamlı hırs ve kin duyguları içerisinde olacağı, kaybettiklerini geri kazanmak için tekrar tekrar oynayacağı, gözünü ve kalbini düşmanlık hırsının bürüyeceği, maddi imkânlarının yanı sıra, en değerli varlıklarından olan namusunu dahi bu uğurda kaybedebileceğini hiç düşündünüz mü?
Günümüzde, gelişen teknoloji ile kumar ve şans oyunlarının sanal ortamda da "internet ve telefon ortamından" büyük kitlelerin katılımıyla oynanan devasa bir sektör haline geldiği, sözde "bu kumar değil ki, arkadaşımla vakit geçiriyorum, parasına oynamıyoruz " ifadesiyle başlanılan tüm oyunların, oynandığı alet ve metotları ne olursa olsun, peşine taktığı milyonlarca tutkununu, toplumdan tecrit ettirip, insanlığından dahi uzaklaştırdığını hiç düşündünüz mü?
Mağdur olan eşlerin ve çocukların içler acısı halleri, yakın tarihte Kayseri'de iki çocuğunun ve eşinin başını çekiçle ezerek öldüren, hiçbir şeyden habersiz 7 yaşındaki oğlunu da okulundan alıp, oturduğu binanın 15. katına çıkartıp, bir ara babasının elinden kurtulup kaçmaya çalışırken merdivenlere düştüğünde yakalanıp, "babacığım ne olur beni öldürme" çığlığını duymayacak kadar sağır, çırpınışlarını görmeyecek kadar güzünü kan bürümüş şekilde geride kalan yavrusunu da aşağıya atarak öldüren ve ardından da kendi hayatına son veren babayı, her şeyini kaybettiği için yuvası dağılanları, alkol ve uyuşturucuya başlayanları medyada ibretle izlerken ve her geçen gün bunlara yenileri eklenirken, bu alanda ciddi tedbirlerin hâlâ alınmayışı garip ve düşündürücü değil mi?
Kendisine ve tüm sevdiklerine zarar verdiğini bilse dahi, başta at yarışı ve diğer şans oyunlarını oynama dürtüsüne alışan insan, kendisini bir türlü kontrol edemez. Tek düşüncesi, sonuçları ne olursa olsun, sağladığı haz duygusu ve kazanma hırsı, vereceği zararları ve kaybedeceklerini aklına getirmez.
Şu da unutulmamalıdır ki, at yarışları, şans oyunları ve sanal kumar bağımlılığı, tedavisi mümkün olan bir sosyal rahatsızlık olup, alanında uzman kişilerin yardımıyla aşılabilir de.
Bu bakımdandır ki; her ne niyetle başlanılırsa başlanılsın, dinimiz İslam'ın men ettiği içki, kumar ve şans oyunlar vs, başta aile bireyleri olmak üzere toplumun tüm kesimini derinden etkileyen, bankalara ve tefecilere esir eden, ailelerin %28'inde at yarışı ve diğer bahis oyunla-rının, aile içi şiddeti, sefaleti, toplumsal ahlaksızlığı, çocuk istismarını, fuhşu, uyuşturucuya başlamayı, cinayet ve boşanmalar gibi daha bir çok elem verici toplumsal sorunları tetiklediği göz önünde tutulduğunda, akli selim insanın bir hayal uğrunda koşarken, bunca sorunla karşı karşıya gelmemesi için, bu hayal dünyasından uzaklaşması, geleceğin gönençli ve huzurlu ailelerinin inşası için elzemdir.
0 yorum:
Yorum yap..